Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 5/5 - 1 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Evrende hayat var mı?
#1
[Resim: large_article_Earth-the-universe-stars-435.jpg]
Evrende tek başımıza olup olmadığımız sorusu şüphesiz başını kaldırıp gökyüzünü seyretmiş herkesin hayatında bir kez olsun düşündüğü bir mesele. Sayısız senaryoya kapı açtığı için kimi insan bu soruya merak, kimisi ise korkuyla yaklaşıyor. Konuyla ilgili yapılan araştırmaların ise şimdiye kadar net bir cevap verdiği söylenemez. Evrenle ilgili yapılan kimi keşifler uzayda kompleks (ve akıllı) yaşam formlarının ihtimalini güçlendirirken kimi bulgular da aksi yönde bir durumu destekliyor.

Dünyadışı akıllı yaşam formları üzerine fikir üretmek için evrenin boyutları hakkında varsayımlarda bulunmak zorunlu. Fiizik ve astronomi bilimleri, nihai sorunun cevabı için en çok emek veren alanlardan. Evrendeki akıllı yaşam ile ilgili verilen en meşhur tartışmalardan biri fizikçi Enrico Fermi’nin 1950’lerde öne attığı Fermi Paradoksu’ndan doğmaktadır. Paradoks, dünyadaki yaşamın kaynağı olan güneşimizin evrendeki diğer yıldızlara göre oldukça genç olduğunu ve bizimkisine benzeyen yaşam koşullarının evrenin derinliklerinde milyonlarca yıl önce sağlanmış olabileceğini dile getirir. Buna göre, bu bizimkinden yaşlı olan bir varsayımsal ortamda oluşan ve gelişen yaşamın yeterli zaman verildiğinde dünyadakine benzer bir süreç geçirmesi ve medeniyetler kuracak kadar gelişmesi de yüksek bir ihtimaldir. Yani bizden sadece bir milyon yıl önce (evren için kısa bir süre) gelişme sürecine başlamış bir yaşam formunun şimdiye tüm evrende, galaktik bir hakimiyet kurması ve varlığının hissedilebilmesi gerekir. Böyle bir duruma rastgelmiyor olmamız (paradoksa göre) evrende yalnız olduğumuzun göstergesidir.

Fermi Paradoksu’nun depresif bakış açısına karşın astrofizikçi Frank Drake 1961 yılında paradoksa cevap niyetine özel bir denklem geliştirmiştir. Drake denklemi olarak bilinen bu denklem çeşitli değişkenler üzerinden Samanyolu Galaksi’sindeki akıllı yaşam ihtimalini sorgulamaktadır. Denkleme dayanarak Drake ve arkadaşlarının NASA'da 1961'de yaptığı hesaplamalar en az 20, en çok 50.000.000 uygarlık öngörüyordu. Bugün bu aralık 2 ila 280.000.000 arasına genişlemiştir.

Açıkçası evrendeki akıllı yaşam formların işin bir üst boyutu olarak görülebilir. Öncelikle sorulması gereken, evrenin ne kadarının dünya üzerindekine benzer bir yaşama elverişli olduğu. Kudüs Üniversitesi’nden Tsvi Piran ve Barselona Üniversitesi’nden Raul Jimenez’in yaptıkları son araştırma, tüm evrenin sadece yüzde 10’unun kompleks yaşam formları için elverişli olduğunu öne sürmekte.

Physics Review Letters’da yayınlanan teorik araştırma, evrendeki yaşanılabilirliği Gama-Işını Patlamaları (Gamma-Ray-Burst) üzerinden değerlendiriyor. Bilinen en güçlü patlamalardan olan Gama-Işını patlamaları, en temelde kısa süreli ve uzun süreli olarak ikiye ayrılmakta. Kısa süreli patlamalar iki karadeliğin birbirine girmesi sonucu oluşabilirken 2 saniyenin altında sürmekteler. Uzun süreli patlamalar ise bir yıldızın sönmesinin ardından oluşuyorlar ve onlarca saniyelik ömre sahipler (Bunların dışında makaleye göre çok zayıf ve görece sık gerçekleşen patlamalara da “parlama” (flare) adı veriliyor).

Bu sayılanlar arasından çok nadir gerçekleşen ancak büyük enerji barındıran uzun süreli gama patlamaları en tehlikeli olanlar, zira açığa çıkan enerji gezegenimizin ozon tabakasını rahatlıkla yokedip dünyayı yaşanmaz hale getirecek düzeyde. Piran ve Jimenez’e göre uzun süreli gama patlamaları, evrende pek çok bölgenin yaşamdan ıssızlaşmasının arkasındaki neden, bu patlamaların mevcut yaşam formlarını yok etmiş olması da olası.

Araştırmaya göre geçmişte ölümcül bir gama-ışını patlaması dünyayı etkileyecek mesafede gerçekleşmiş olabilir. Böyle bir patlamanın son 5 milyar yıl içinde % 90, son 500 milyon yılda ise % 50 ihtimalle gerçekleştiği düşünülüyor.Bu durum da yaklaşım 500 milyon yıl önce gerçekleşen ve dünyadaki canlı türlerinin % 70’inden fazlasını yokeden Ordovician-Silurian Soytükenişi vakasını gündeme getiriyor. Diğer bir deyişle dünya tarihinde yaşamın tehlikeye girdiği en önemli dönemlerden birinin sorumlusu yakınlarda beliren bir Gama-ışını patlaması olabilir.

Ancak Gama-ışını patlamaları her daim ürkmemiz gereken bir olay değil, çünkü galaksimizdeki yüksek metal oranı bu patlamaların ihtimalini ciddi ölçüde düşürmekte. Peki bu patlamaların şiddeti göz önüne alındığında evrenin ne kadarı bizimkisine benzer, karbon tabanlı bir yaşama uygun? Piran ve Jimenez’e göre bu oranı sadece % 10.

Tabii ki tüm evrenin % 10’unun da çok büyük bir alanı kapsadığı tartışılmaz. Ancak bu durum bizim uzaydaki akıllı yaşam umutlarımızı (ya da korkularımızı) ister istemez Fermi Paradoksu’nun karamsarlığına yaklaştırıyor. Buna rağmen unutmamak gerekir ki uzayda gerçekleşen olayların bu sayılardan çok farklı işleme ihtimali de var. Radyasyona ve gama ışınına bizden çok daha dirençli yaşam formları, şüphesiz Gama-ışını patlamalarından daha az etkilenecek ve evrenin %10’undan daha geniş bir bölgede varolma şansı bulacaklardır.
Kaynak
Bul
Cevapla



Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar:
1 Ziyaretçi